19 Mart 2016 Cumartesi

Rakibin Hayali Düşmanlardır


2 gün önceki Braga - Fenerbahçe maçı hakem yönetimi konusunda "unutulmaz"lar arasına girdi. 4-1'lik yenilgi sonrası Avrupa'ya edilen veda akıllara kamyon dolusu komplo teorileri de ekti. Bu durum ülkece vazgeçemediğimiz bir hastalığı yeniden nüks ettirdi; dış güçler!

Hakem yönetimini konuşmak istemiyorum, sebebini, bu adresi takip edenler bilir. Klavyemde tüy bitti bu yüzden neredeyse. Ben özellikle maç sonu ortaya çıkan zavallılık duygusu içindeki insanlara takığım. Tarih boyunca hayatın her alanında düşmanlar yaratmayı, onlara karşı "mücadele etmeyi" pek sevdik. Bu işin siyaset ayağı malum, her devirde bu ülkeyi karıştırmak isteyen iç ve dış "güçler" önümüzü sürekli kesmiştir(!) Diğer alanlarda da bu söylemi yaşatmak kişiye, kurumlara etkili bir zırh niteliğinde oldu. Kendi beceriksizliklerimizi örtmede üzerimize yok. Sinemada; ellerin ödüllerini alamayınca, ya da bir uluslararası projeye imza atamayınca sorun bellidir; bizi istemediler. Kendimize dönüp bakmayız nerede hata yaptık diye. Bunun yanında mühendislik alanlarında da iyi ekmek kazandırır bu takıntı. Bir maden vardır çıkaramıyoruzdur, dosyalar büyük projelerle yırtılmak üzeredir ama hayata geçirilmesine izin verilmiyordur. Yalan! Sadece ama sadece tembelliğimizi saklama adına uydurulan laf yığınlarından ötesi değil.

E böyle bir yağlı kapının futbola uğramaması düşünülemezdi. Milli ve kulüp bazındaki her hüsranda sorumlu İsviçre'deki takım elbiseliler olmuştur. Niye? Çünkü "onlar bizi istemiyor"dur bütün mesele. Tabi bunu da yemek sizin keyfinize kalmış. İşte Braga maçı da bundan nasibini aldı. Hiç kimse Fenerbahçe'nin ve teknik direktör Vitor Pereira'nın anlamsız gerginliğini konuşmadı. Volkan'ın 2 kopya gol yemesini mesele etmedi. Volkan Şen'in yaptığı hareket eleştirilmedi, tam tersine "az bile yaptı" denilerek destek çıkıldı. Hayır yani insanın sorası geliyor azı buysa çoğu ne diye. Ülkemizdeki terör saldırılarını öne sürerek Avrupa'nın bizi istemediğini ve yabancı takımların ülkemize gidip gelmesini engellemek için böyle bir planın devreye girdiğini söyleyenler bile oldu. Üstüne üstlük Galatasaray'ın men cezası almasını ve Hakan Çalhanoğlu'nun FIFA'lık olmasını da buna krema yaptılar.

Daima akıl ve izandan yana olmalıyız. Tembelliğimizi, beceriksizliğimizi hayali bahanelere sığdırmayalım. Fenerbahçe kötü olduğu için elendi, Galatasaray mali durumunu iyi yönetemediği için ceza aldı, Hakan (ya da babası) kural dışı işlere giriştiği için soruşturma ile karşı karşıya kaldı. Düşman yok. Evet sevmeyenler olabilir. Biz de doğruya doğru çok insancıl bir millet sayılmayız ne yazık ki. Bundan sıyrılmak gerek artık. 2000'e ve 2002'ye bak. İstenildiğinde, çalışıldığında başarılar gelir. Sahalarda imkansızlık yok.

14 Mart 2016 Pazartesi

Can Yitince Üstüne Söz Söylenmiyor...


Dünkü vahşi Ankara Katliamı'nda yiten canlardan birisi de Umut Bulut'un babası Kemal Bulut oldu.

Haberi duyar duymaz kendimden iğrendim, 90 dakika içinde hakaretler ettiğimiz Umut'un zor günleri biraz daha katlandı. Gerçekten n'oluyor bize? Artık oyunu seven, başarı odağından uzak taraftarlar olmanın vakti gelmedi mi? Hiçbir şey yitip giden canlardan, babalardan, annelerden kıymetli değil. Ben değişeceğim. Pişmanlıklarım bana yeter.

Babanı geri getirmeyecek belki ama her şey için özür dilerim Umut Bulut...

6 Mart 2016 Pazar

Düdük ve Gol Arası



İngiltere Lig 2'de AFC Wimbledon ile Accrington Stanley arasında oynanan maçında gol anından saniyeler önce ilk yarıyı bitiren hakem bayağı bir olay oldu. Hayatın acımasızlığı üzerine yazıp çizmeye gerek yok o pozisyonda nasıl bitebiliyor bir maç. :/

Ahmet Ümit'ten...


Fotoğraf: Socrates Dergi.