28 Eylül 2015 Pazartesi

Teşekkürler Deniz Çoban

Fotoğraf: ligtv.com.tr

Kasımpaşa - Çaykur Rizespor maçının sonunda ülke futbolu olarak tarihi anlara tanıklık edeceğimiz kimsenin aklına gelmemişti. 1-1 biten maçın sonunda karşılaşmanın hakemi Deniz Çoban, iki takım aleyhine verdiği kararların yanlış olduğunu belirtti ve iki kulüpten de özür diledi. Üstelik bunu Lig TV'nin Kasımpaşa teknik direktörü Rıza Çalımbay'la söyleşi yaptığı anlarda tüm izleyenlerin önünde yaptı.

Çoban'ın ilk gelişinden itibaren Rıza Hoca ile göz göze gelmesi, üzgün halleri, Çalımbay'ın pişmanlıkla karışık destek cümleleri ve muhabirin şaşkınlığı yapılan güzelliğin samimiyetini gösteren detaylardır bence.

Deniz Çoban, konuşmasında "yapmamam gerek bir şeyi yapıyorum" demiş olsa da aslında bunun bir devrim olmasını çok isterim. Hakemlerimiz TFF, MHK baskısı altından çıkıp zincirlerini kırmalı ve daha çok konuşma fırsatı bulmalı. İşte böyle oldukça bizler de onların insan olduğunu anlamış oluyoruz. Diğer türlü "maç yönetip evine giden robot" misali kalıyorlar.

Yine konuşmasında, maç sonunda Rıza Çalımbay'ın üzüntülü halini gözlemlediğine de değinmesi, insanlığının büyüklüğünü gösteriyor. Ona dikkat edip, aklına getirebilen birisi zaten kazanmış demektir. "Kendimle ilgili kısa sürede bir karar vermem gerektiğini de düşünüyorum" diyerek görevi bırakma sinyali de verdi ayrıca. Bu onurlu davranış böyle bitmesin diyorum ve Deniz Çoban'ın görevine devam etmesini diliyorum. Yeşil sahalarda güzel insanlara ihtiyacımız var. Tekrar tekrar teşekkürler hocam.

O anlar:
http://www.ligtv.com.tr/haber/lig-tvde-tarihi-anlar-canli-yayinda-ozur-diledi

Değdi mi? Oldu mu?

Fotoğraf: ligtv.com.tr

Bugün Bursaspor, evinde Eskişehirspor'u 2-0 yendi ama galibiyetin, karşılaşmanın önüne Bursaspor teknik direktörü Ertuğrul Sağlam'ın gözyaşları damga vurdu. Bursaspor taraftarlarının içinde bulunduğu ruh halini anlamak gerçekten zor. Ligin an itibarıyla 6. haftası geride kalmış, bu maçla birlikte 2 galibiyet - 4 yenilgilik bir tablo mevcut. Bu başlangıç Sağlam'ı istifaya davet etmeye sebep değil yine de. Bursaspor, bu sezon yepyeni bir sayfa açmış ve geçen sezonki kadrosunu kaybederek büyük ve önemli transferlerle farklı bir oluşum başlatmıştı.

Sabırsızlık hem ülkenin hem de futbolumuzun en büyük derdi. Yazık etmeyin. Sağlam, bu kulübe tarihinin ilk ve şu ana kadarki tek lig şampiyonluğunu kazandırmış bir isim. Uğradığı durum tam bir haksızlık. İnsanları üzmeyin. Değmez. Futbol durduk yere gözyaşı dökmek, döktürmek için oynanmıyor. Ağlamanın da bir özel hali olmalı.

Sağlam'ın gözyaşları:

27 Eylül 2015 Pazar

O Çok Özlenen Adam


Transfer döneminin son gününde Galatasaray saflarına katılan genç Belçikalı Denayer ilk olarak 2-0'lık Atletico yenilgisi ile sahadaki yerini almıştı. Maça defansın ortasında -yani asıl mevkisinde- başlamış olan oyuncu, hem görünümünün hem de oyun stilinin farklılığı ile çabucak dikkatleri çekmişti. Bunların yanında ikinci golde de hatası olup olmadığı üzerine çokça "tweet'sel" tartışmalar dönmüştü ilk devre boyunca. İkinci devrenin başında Sabri'nin çıkıp Yasin'in oyuna dahil olmasıyla Denayer da sağ beke geçmişti. Yeni yerinin hakkını da başından itibaren vermeye başlamıştı. Hücum organizasyonlarına getirdiği katkı birçok taraftarı memnun etmişti. Belki "daha çok erken" denilebilirdi ve hatta Cimbom'un yıllar süren sağ bek krizinin bünyeye getirdiği "görmemişlik" hissi ortaya bir Pygmalion - Galatea durumu da getirmiş olabilirdi. Yoksa taraftarlar onu iyi olarak görmek mi istiyordu?

Lakin ilerleyen maçlarla bunun öyle olmadığı anlaşıldı. Kritik Trabzonspor galibiyetinde de müdahaleleri ile atakları savuşturan isim oldu. Dünkü Gaziantepspor maçındaki performansı ve yaptığı asist ise "işte özlenen adam bu" dedirtti. Özellikle goldeki ortası, bir sağ bekin sonuca direkt etki etme konusunda uzun süredir yolu gözlenen o kahramanın gelip sıkıntıları çözmesi misali bir durum serdi ortaya. Bazen saha içindeki o minik anlar yepyeni yüzler çıkarır ortaya. Bence Denayer'ın dünkü asisti hemen geçiştirilecek türden bir "an" değildi.

Bugün gelinen noktayı Kevin Grosskreutz hadisesine bağlayıp bir "ibretlik" hikaye çıkarmayı düşünmüyorum açıkçası. Belki Grosskreutz transferi gerçekleşseydi Denayer aynı etkiyi stoper olarak da gösterebilirdi. Unutmayalım ki yan top ve korner hallerinde gol olarak da katkı sunabilecek bir isim o. Ufak kıvılcımlarını göstermişti. Atletico maçından sonra "sağ bek oynar mısın dediler ben de evet dedim" açıklamasıyla yaz döneminde o bölgeyi ısrarla kaçıran yönetime de tepkiler doğmuştu. Kendisi oraya "yetersizlikler"den dolayı geçti. Tedbil-i mekan ferahlık getirecek mi bilemeyiz ama şu kesin ki Galatasaray, ileride satın alamayacağı kalitede bir oyuncuya sahip. Onun bu başarılı girişini sürdürmesini ve tekrar kiralanmasını dilemekten başka yapacak bir şey yok şu an için.

Erzurum'un Futbolu


--Erzurum'un Futbolu--

**Spor Toto 3. Lig**
27.09.15/15:30
Gölbaşıspor - Büyükşehir Belediye Erzurumspor

Yeni Bir Dil




Kariyerinde ilk kez İngiltere'de çalışmakta olan Brentford menajeri Hollandalı Marinus Dijkhuizen'in İngilizce denemeleri...

Sir Dünya Kupası'nda


1986 Dünya Kupası'nda İskoçya'nın teknik direktörü olan Alex Ferguson...

26 Eylül 2015 Cumartesi

Spor Toto Süper Lig 6. Hafta


26 Eylül 2015
16:00 Osmanlıspor - Trabzonspor
19:00 Galatasaray - Gaziantepspor
19:00 Akhisar Belediyespor - Gençlerbirliği

27 Eylül 2015
14:00 Torku Konyaspor - Mersin İdman Yurdu
17:00 Antalyaspor - Medicana Sivasspor
19:00 Beşiktaş - Fenerbahçe

28 Eylül 2015
19:00 Kasımpaşa - Çaykur Rizespor
19:00 Kayserispor - Başakşehir
20:00 Bursaspor - Eskişehirspor

24 Eylül 2015 Perşembe

Anadolu Takımlarını Küçümsemenin Yeni Yolu: 1-9-1


3 büyük İstanbul takımının herhangi bir mensubunun, karşılaştıkları Anadolu takımlarına karşı küçümseyici ifadeler kullanması, geçmişte tanık olduğumuz futbol geleneklerinden olmuştur.

"Zaten beraberliğe gelmişler!"
"Futbol adına hiçbir şey yapmadılar!"
"Dertleri oyunu oynatmamaktı zaten!"

ve sair. Bunların daha sert dozajlı olanlarını da taraftarlar bazında duymuşuzdur:

"Şunlara bak formalarını sulu boyayla yazmışlar!"
"1 puanı maçtan önce versen hemen üstüne atlarlar!"
"Bu takımlar komple ülkeye zarar!"

gibi. Biraz iyi oynasınlar o zaman da klişe tepkiyi görürler: "Sanki şampiyon olacaklar şu hırsa bak!"

Bunlara bir yenisi Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım tarafından eklendi. Lig tarihinde 19 kez şampiyonluğa ulaşmış bir takımın başkanının Anadolu kulüplerinden neden şikayetçi olduğunu açıkçası anlamış değilim. Yıldırım, rakiplerin futbol oynatmamayı amaçladığını, 1 puana sevindiklerini ama aslında sevinmemeleri gerektiğini ve büyüklere karşı 1-9-1 ile oynadıklarını belirtti. Daha önce hakem odası basma konusunda gerekirse eyleme geçeceğini söyleyen, üstelik bunu dile getirirken de utanma, sıkılma yaşamayan bir insanın bu tavrı sadece kişisel bir kibri değil aslında 3 İstanbul devinin de diğer 15 (hadi olsun 13) takıma bakışını da temsil ediyor.

"Anadolu Takımı" tabiri, içine İstanbul'un ilçe takımlarını ve Trakya kulüplerini de dahil ederek dilimize yerleşmiş olan tanımlama. Başka ülkelerde bu tip bir ayrım var mıdır bilinmez. Sanmıyorum. Bu etiketi en başından beri ötekileştirme maksatlı kullanan medya da söylemin popülerleşmesinde bir hayli katkıda bulundu.

Anadolu takımlarından istenen açık oynamaları. Bunu yaparken de tehlike oluşturmamaları şart. Açık oynayacaksın ki aslında kaliteden yoksun olan o 3 Büyükler sana bol gol atabilsin, göz boyayabilsin. Hep bir şeyler isteme lüksüne İstanbullular sahip oluyor.

Galatasaray'ın 20, Fenerbahçe'nin 19, Beşiktaş'ın 13 şampiyonluğu olduğu ligden memnuniyetsiz olanlar yine bu üçü.

Bu satırlar yazılmadan kısa süre önce de Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, şampiyonluk yolundaki en büyük rakipleri olarak Osmanlıspor ve Çaykur Rizespor'u gördüğünü söyledi. Ezeli rakiplerine Anadolu takımları üzerinden laf dokundurma çabasıdır bu da. Yani olan yine gariban Anadolu'ya oldu.

Daha uzun uzun yazılabilir bu haksızlıklar üzerine. Bu son iki demeç saklanan küçümsemeyi hortlattı. Futbolumuzun adil bir mücadeleye, şehir taraftarlığına ihtiyacı var. Gelecek nesiller bunu başarabilir mi tahmin etmek zor. Yalnız şu yakın dönem içinde futbol sevgisi taşımayan, popülerlik merakı figürler futbol dünyamızda yer kaplamaya devam edecek gözüküyor ne yazık ki!

23 Eylül 2015 Çarşamba

Ziraat Türkiye Kupası 2. Tur


23 Eylül 2015
11:00 Iğdır Arasspor - Altınordu
13:30 Cizrespor - Nazilli Belediyespor
13:30 Zonguldak Kömürspor - Kayserispor (A SPOR)
13:30 Kurtalanspor - Karşıyaka
14:00 Etimesgut Belediyespor - Hatayspor
14:00 Sivas Belediyespor - Alanyaspor
14:00 Kahramanmaraşspor - Pazarspor
14:00 Ankara Demirspor - Sarıyer
14:00 Kastamonuspor 1966 - Konya Anadolu Selçukspor
14:00 Hacettepe - Çine Madranspor
14:30 Orhangazispor - Yeni Malatyaspor
14:30 İnegölspor - Gümüşhanespor
14:30 Sultanbeyli Belediyespor - Şanlıurfaspor
14:30 Dardanelspor - Tokatspor
14:30 Kırklarelispor - Bugsaşspor
14:30 Düzcespor - Kocaeli Birlikspor
14:30 Kartalspor - Birlik Nakliyat Düzyurtspor
14:30 Bucaspor - Sancaktepe Belediyespor
14:30 Tekirdağspor - Orduspor
14:30 İstanbulspor - Manisaspor
14:30 Utaş Uşakspor - Bayrampaşa
14:30 Manavgatspor - Adana Demirspor (24 Eylül 13:00 Bant A SPOR)
14:30 Pendikspor - 24Erzincanspor
14:30 Gölcükspor - Kayseri Erciyesspor
14:30 Aydınspor 1923 - Anadolu Üsküdar 1908spor
14:30 Bodrum Belediyesi Bodrumspor - Menemen Belediyespor
15:00 Giresunspor - Eyüpspor
15:00 Elazığspor - Bursa Nilüferspor (24 Eylül 16:00 Bant A SPOR)
15:00 Boluspor - Çatalcaspor
15:00 Kardemir Karabükspor - Arsinspor
15:00 Gaziantep Büyükşehir Belediyespor - Tuzlaspor
16:00 Çaykur Rizespor - Adliyespor (A SPOR)
18:30 Kasımpaşa - Tire 1922 (A SPOR)
21:00 Eskişehirspor - Körfez İskenderunspor (A SPOR)

Ibra'dan Yeni Gol Denemeleri



Zlatan İbrahimoviç, bu şık vuruşla Guingamp ağlarını sarsıyor.

9 Dakikalık Resital!


Bayern Münih oyuncusu Robert Lewandowski geride bıraktığımız günde yıllar boyunca unutulmayacak bir iz bıraktı. Bayern'in Wolfsburg'u 5-1 yendiği maçta ikinci yarıda oyuna girerek 51 ile 60. dakikalar arasına tam 5 gol sığdırarak takımına 3 puanı kazandırdı. Performansı tabi ki bununla sınırlı olmayacak. O böyle bir hafta içi mesaisini belleklere kazıdı artık. Var olsun.

22 Eylül 2015 Salı

Ziraat Türkiye Kupası 2. Tur


22 Eylül 2015
13:00 Osmanlıspor - Kızılcabölükspor (A SPOR)
14:00 1461 Trabzon - Tarsus İdman Yurdu
14:00 Yeni Amasyaspor - Fatih Karagümrük
14:00 Amed Sportif Faaliyetler - Karaman Belediyespor
14:30 Kilis Belediyespor - Ümraniyespor
14:30 Büyükçekmece Tepecikspor - Samsunspor
14:30 Bandırmaspor - Keçiörengücü
14:30 Manisa Büyükşehir Belediyespor - Balıkesirspor
15:00 Denizlispor - Fethiyespor
15:00 Ankaragücü - Payasspor
15:30 Akhisar Belediyespor - Yomraspor (A SPOR)
15:30 Göztepe - Büyükşehir Belediye Erzurumspor
18:00 Medicana Sivasspor - Diyarbekirspor (A SPOR)
18:00 Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyespor - Adanaspor (22:30 Bant A SPOR)
20:30 Antalyaspor - Çorum Belediyespor (A SPOR)

Erzurum'un Futbolu


--Erzurum'un Futbolu--

**Ziraat Türkiye Kupası**
22.09.15/15:30
Göztepe - Büyükşehir Belediye Erzurumspor

20 Eylül 2015 Pazar

Deve Kafa Tutmak...


1982'de Romanya Kupası'nda final oynama başarısı gösteren ikinci lig takımı Baia Mare, bu başarısıyla 1982-83 sezonunda Kupa Galipleri Kupası'nda mücadele etme hakkı kazanmıştı. 1. Tur'daki rakip ise o sezonu finalist olarak noktalayacak olan Real Madrid'di. Romanya'daki ilk randevu golsüz eşitlikle geçilmiş, evindeki rövanşta ise İspanyol devi 5-2 kazanarak turlamıştı.

Erzurum'un Futbolu


--Erzurum'un Futbolu--

**Bölgesel Amatör Lig**
20.09.15/14:00
Aşkale Belediyespor - Karaderespor

19 Eylül 2015 Cumartesi

Düşene Bir Tekme Daha Olmadı!


Macaristan'da gazeteci Petra Lazlo'nun çelme takmasıyla yere düşen ve o görüntüleri ile Avrupa'da büyük yankı uyandıran Suriyeli göçmen Osama Abdul Mohsen'in savaştan önce ülkesinde futbol antrenörü olduğu öğrenildi. Bunun üzerine ise İspanya, Getafe'deki Ulusal Teknik Direktörler Eğitimi Birliği (CENAFE), Mohsen'e iş imkanı sağlayacağını açıklayarak kendisini ülkeye davet etti.

Güzel insanlar bazı yerlerde varlıklarını sürdürüyor. Görünmeseler de bu gibi anlarda ortaya çıkarlar ve umudu dimdik tutarlar.

Erzurum'un Futbolu


--Erzurum'un Futbolu--

**Spor Toto 3. Lig**
19.09.15/19:00
Büyükşehir Belediye Erzurumspor - Zonguldak Kömürspor

18 Eylül 2015 Cuma

Spor Toto Süper Lig 4. Hafta


18 Eylül 2015
20:00 Medipol Başakşehir - Akhisar Belediyespor
20:00 Mersin İdman Yurdu - Osmanlıspor

19 Eylül 2015
17:00 Çaykur Rizespor - Antalyaspor
17:00 Medicana Sivasspor - Torku Konyaspor
20:00 Eskişehirspor - Kasımpaşa
20:00 Trabzonspor - Galatasaray

20 Eylül 2015
17:00 Gaziantepspor - Kayserispor
20:00 Fenerbahçe - Bursaspor

21 Eylül 2015
20:00 Gençlerbirliği - Beşiktaş

17 Eylül 2015 Perşembe

UEFA Avrupa Ligi A ve H Grupları 1. Maçları


A Grubu
17 Eylül 2015
20:00 Fenerbahçe - Molde
20:00 Ajax - Celtic

H Grubu
17 Eylül 2015
22:05 Sporting Lizbon - Lokomotiv Moskova
22:05 Skenderbeu - Beşiktaş

16 Eylül 2015 Çarşamba

Eylül Çilesi

Fotoğraf: uefa.com üzerinden AFP/Getty Images

Galatasaray bir Şampiyonlar Ligi macerasına daha puan kaybıyla başladı. 2-0'lık Atletico yenilgisi birçok yönden geliyorum demişti. İlk olarak Hamza Hoca'nın kadro tercihi maçın başından sorunun ipucu gibiydi. Lige kötü başlamanın etkisi de takıma çokça sirayet etmiş. Bu tip atmosferlerde hep daha bir farklı oynayan Galatasaray, dünkü mücadelede ölü toprağını da getirmişti. Takım içi uyumsuzluk, ikiden fazla pas yapamama ve geç açılıp ilerleyen dakikalarda bulunan pozisyonları da gole çevirememe gibi enstantaneler bu sezon şu an için Cimbom'un başına musallat olan dertler. Kura gecesi dillenen "Arena'da 3'te 3" hedefi ilk maçtan fireyi verdi. Rakip tabi ki önemli bir sistemi olan ve son yıllarda rayını bulmuş bir oluşum. Saygı sonsuzdu lakin oyuncular, Muslera'nın da belirttiği gibi oyuncular, karşısındakileri fazla büyüttü. Galatasaray bu aşamaların takımı olduğunu her sahaya çıktığında kanıtlamalı. Bu tip başlangıçlar 14. kez gruplarda yer alan bir takıma yakışmıyor.

Not: Bu kısa değerlendirmenin üstüne fazla eklemeler yapabilirdim, lakin bu girizgahı yapmak istedim. İlerleyen günlerde yine taraftar-hoca eksenlerinde bir yazı gelebilir.

Erzurum'un Futbolu


--Erzurum'un Futbolu--

**Ziraat Türkiye Kupası**
16.09.15/14:30
Büyükşehir Belediye Erzurumspor - Dersimspor

15 Eylül 2015 Salı

En Gerçek Şampiyonlar


Polonya'nın ev sahipliğinde düzenlenen EURO Cup 2015'te şampiyon Türkiye Ampute Milli Futbol Takımı oldu. Final maçında Polonya'yı 2-1 yenen büyük yürekli insanlara buradan teşekkürler.

Aslında özlediğimiz başarılar zaten sizinle geliyor. Buna karşın yine medya başka "hikayeler" anlatıyor.

UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu 1. Maçları


15 Eylül 2015
21:45 Galatasaray - Atletico Madrid
21:45 Benfica - Astana

13 Eylül 2015 Pazar

Erzurum'un Futbolu


--Erzurum'un Futbolu--

**Spor Toto 3. Lig**
13.09.15/16:30
Tekirdağspor - Büyükşehir Belediye Erzurumspor

12 Eylül 2015 Cumartesi

Spor Toto Süper Lig 4. Hafta


12 Eylül 2015
17:00 Akhisar Belediyespor - Gaziantepspor
17:00 Bursaspor - Gençlerbirliği
20:15 Antalyaspor - Eskişehirspor
20:15 Galatasaray - Mersin İdman Yurdu

13 Eylül 2015
17:00 Beşiktaş - Medipol Başakşehir
17:00 Çaykur Rizespor - Medicana Sivasspor
20:15 Osmanlıspor - Torku Konyaspor
21:00 Kasımpaşa - Fenerbahçe

14 Eylül 2015
21:00 Kayserispor - Trabzonspor

6 Eylül 2015 Pazar

5 Eylül 2015 Cumartesi

Fırtınalı Yaz!


2014-15 sezonunun çifte kupalı şampiyonu Galatasaray, tarihinin en "tuhaf" yaz dönemlerinden birisini geçirdi. Bu ateşin harlanmasında 3 unsur da şüphesiz kendisine özgü rolleriyle öne çıktı:

1)Taraftar

Geçen sezonki başarılarda kesin bir şekilde büyük payı olduğu net olan unsur taraftardı. Prandelli ile sezon başındaki çile döneminde tepkisini de desteğini de iyi ayarladı. Zaman zaman iyi gün dostluğu kendisini gösterse de özellikle Passolig gibi dış unsurun iğrenç etkisinin olduğu bir sezonda büyükler içinde en dolu seyirci Galatasaray Taraftarı oldu. Hamza Hoca'nın gelişi bölünmelere sebep olsa da o olağanüstü halden, zor zamandan iyi çıkıldı. Zaten sezonun ortası sayılabilecek bir zaman diliminde beğenmeme gibi bir durum olamazdı. Taraftar özellikle ligin ikinci yarısıyla iyi bir kenetlenme ortaya koydu ve sezonun mutlu bitmesinde büyük bir faktör olarak hafızalara yer etti.

Transfer dönemine ezeli rakip Fenerbahçe'nin hızlı girmesiyle maalesef taraftar iki kupa, 4 yıldızı çabuk unuttu. Fenerbahçe'nin geçen sezon kaybedilen şampiyonluktan sonra, üstelik uzun süredir yaşını almakta olan kadrosunu değiştireceği ortadayken anlamsız bir gerginlik yaratıldı. Daha ilk aylarındaki yönetime istifa çağrıları bile yapıldı. Evet kabul Aysal dönemiyle gelen çıta yüksekliği inkar edilemez. Tekrar o çıtayı indirmek de mümkün değil. Bu sebeple Podolski'ye burun kıvıran taraftar, Ibrahimoviç etkisine de kapıldı. Bunların sebebi tabi ki sadece taraftar değil, yönetim kanadında birazdan bahsedeceğim anormallikler de etkiliydi. Her şeye rağmen aklı, vicdanı hür Galatasaray Taraftarı'nın artık biraz da kontrollü davranması gerek. Ego tatmini amaçlı sınırsız istekler en büyük zararı yüce armaya verecektir.

2)Hamza Hamzaoğlu

Geride bıraktığımız sezonun iki kupalı hocası için şu bir gerçek; büyük takım çalıştırmayı Galatasaray'ı çalıştırarak öğreniyor. Süreç, zaman zaman sancılı olacaktır. Oluyor da. En büyük hatasını Melo'ya verdiği fazlaca krediyle yaptı. Sürekli "kendinden" geliş süreleri tanıdı, en sonuna kadar gelmesini bekledi. Buradaki kriz Melo'nun kaçırdığı ilk kamp gününde Brezilyalı oyuncuyu kadro dışı bırakarak atlatılabilirdi. Melo olayı şüphesiz otorite ve takım düzenini sarstı. Diğer oyuncular için ibretlik hal alacakken, "örnek" bir tutum oldu. Bunun yanında "Sercan'ı bu sezon deneyebiliriz.", "Hakan'ı Melo'nun yerinde kullanabiliriz.", "Sabri ile sezonu taşıyabiliriz." benzeri açıklamaları da yanlışları arasındaydı. "Hoca takımı senden, bizden iyi mi bilecek?!" şeklinde düşünenler de haklıdır. Lakin daha önce denenmiş, taraftar üzerinde olumsuz hava yaratmış oyuncuları planlarının merkezine oturtması kabul edilemezdi. Sercan yerine Sinan, Hakan yerine Bilal, Sabri yerine "yeni transfer" diyebilirdi. Yanlış dahi olsa tazelik, eskilikten her daim iyi durur. Bunların yanında kulübün yapısına uygun davranması, mali şartlar içinde çalışmayı düşünmesi olumlu eylemleri oldu. Tekrar söylediğim gibi o da bu kulüple birlikte büyük takım hocalığını öğreniyor. Buna zaten bir yerden başlamak gerekirdi. Bu noktadan sonra otoritesini biraz da belirgin şekilde tesis etmeli. Çıkan her oyuncu gazetelere malzeme yapılmamalı.

3)Yönetim

İki kupalı sezonda yönetim kurulu üyesi olan Dursun Özbek, sezonun bitimine kısa bir süre kala başkan seçilmişti. Yarsuvat'ın bizzat övgülerine nail olan ve seçimde de bu sebeple öne çıkan Özbek'in de Duygun Yarsuvat döneminin misyonun sürdüreceği bekleniyordu. Yönetim Kurulu'nda yer alan ve takımdan sorumlu olan Cüneyt Tanman'ın istifa ile sonuçlanan kısa macerası ilk darbeyi vurdu. Ardından başkan danışmanlığına ve Sportif A.Ş. üyeliğine Özbek'in kardeşi Mehmet Özbek'in getirilmesi çoğu kişiyi daha da gerdi. Göreve gelmeden önce "Galatasaray'da mali sorun yok, yönetim sorunu var." diyen Özbek açık bir şekilde mali sorunun varlığını hissettirdi. Bunun yanında seçimden önce İbrahimoviç bahsini açan, "dünyadaki her futbolcu Galatasaray'da oynamak istiyor" türündeki Aysal tarzı açıklamaları da gündem oldu. Bu tip açıklamaları yaptıktan sonra faaliyet gelmezse taraftarın gerilmesi tabi ki doğal sonuçtur. Dursun Özbek'in gerçekçi olması gerekirdi. Sıkıntı var, mali yapı uygun değil, her oyuncuyu almak kolay olmuyor temalı demeçler daha yerinde olacaktı. Evet kulüp başkanlığı da bir nevi siyaset maalesef. Bunları söyleseydi yine taraftar memnun olmazdı belki ama hayal kırıklığına da uğramazdı. Ibrahimoviç haberlerinin uzun süre gündemi işgal ettiği evrenin ardından "aslında hiç radarımızda olmadı" açıklaması çok acemiceydi. "Medyanın oyunu" savı, haberler ta en başından yalanlansaydı gerçekçi bir zemine oturabilirdi. Özbek yönetimi mali açıdan sağlam ilerleyen bir anlayışa sahip her şeye rağmen, gelecekteki olası cezaları mümkün olduğunca uzak tutmak için bu profilde yönetimler artık şart. Kendisine ve ekibine şahsen desteğim devam edecek. (Kesin başıma bir iş gelecek!) Hiç şüphe yok ki işleri artık daha zor ve istifa sesleri bir hayli çoğalmaya başladı. Çünküüüü:

Transferin son gününde hiç umulmadık bir olay yaşandı. Borussia Dortmund'dan transfer edilen -ya da edilemeyen- Kevin Grosskreutz'un belgeleri Transfer Eşleştirme Sistemi'ne imzasız, eksik yüklendi. 31 Ağustos'un 1 Eylül olduğu gecede sorunun süre gecikmesi olduğu bildirildi. Daha sonra FIFA, "sürede sıkıntı yok, hallederdik onu dostlar ama kağıtlarda eksik yerler var" deyiverince skandal açığa çıktı. Galatasaray'ın tarihinde görülmemiş bir olayın hesabını tüm yönetim kuruluna kesmek de, sadece işlemleri yapan çalışana yüklemek de yanlış olur. Yine de ortada büyük bir hata var. Grosskreutz son günün karı gibi iyi bir hamle olacaktı. Ocak ayına kadar beklemek hem onun için hem de takım için zor olacak. Bu tablodan istifaların gelip gelmeyeceğini de zaman ve Özbek'lerin direnci (inadı) gösterecek. Ama artık çok zayıfladılar. Üstelik bunlar 3 ayda oldu. Olanları unutmak ancak saha içindeki başarılı sonuçlarla ve coşkulu oyunla olabilir.

Tarihin en çılgın yaz döneminin aktörleri böyleydi. Arma'nın başarısını istemekle kişisel heveslerin peşine düşmenin ayrımını her gönüldaşın iyi yapması gerek. Umarım bu sert yaz yumuşak ve mutlu bir kış getirir böylece nihayetinde de o "mayıs"lara huzurla erebiliriz.

Erzurum'un Futbolu


--Erzurum'un Futbolu--

**Spor Toto 3. Lig**
05.09.15/19:00
Büyükşehir Belediye Erzurumspor - Cizrespor

3 Eylül 2015 Perşembe

2 Eylül 2015 Çarşamba

Socrates Vakti #6


Socrates, eylül sayısı ile bayilerde. Merkez Kort: Başlangıçlar.

Melo Hakkında Taraflı Bir Yazı


Her insan bir mesele hakkında fikir sahibi olup, olaylara karşı duruş sergiler. Tarafsızlık söylemi belki de, özellikle yaşadığımız şu günlerde avare bir çırpınıştan öteye gidemiyor. Çirkinliğin, iğrençliğin, insaniyetsizliğin karşısında olabilmek de bir taraf bahşediyor.

2011'den bu yana ligimizde Galatasaray formasıyla izlediğimiz Felipe Melo transferin son gününde Inter'e transfer olmayı başardı(!) Bu yaz boyunca yaptıkları, yaşattıkları, yaşadıkları ayrı bir yazı konusu. Burada temsil ettiği figürden bahsetmeye çalışacağım.

İlk sezonu olan 2011-12'nin özellikle ilk yarısında gösterdiği üstün performansla büyük takdir toplamış ve seyircinin gönlünü fethetmişti. Selçuk ile ortaya koyduğu uyum o dönemde şampiyonluğun gelmesi adına hayati detaylar arasındaydı.

Saha içindeki agresif oyunu kimi zaman takıma ittirici bir güç sağlıyordu. Bunun yanında gol sevinçleriyle de rakip taraftarların diline dolanmıştı. İlk vukuatı Nisan 2012'de Albert Riera ile kavgası oldu. Evet kulüp ve Fatih Terim çok iyi bir kontrolle olayı krize dönüşmeden çözmüştü. Lakin ben kendi açımdan Melo konusunda ilk büyük hayal kırıklığımı yaşamıştım.

Takip eden sezonlarda da sorunlu lig başlangıçları, saha içindeki anti-futbol halleri, armaya gönül verenleri üzeceğine daha da mutlu etti. Çünkü artık taraftarlık anlayışı da değişiyordu. O bunu çok iyi kullanmayı bildi. Eylül 2013'teki olaylı Beşiktaş derbisinde gördüğü kırmızı kart sonrası formasını tribünlere tutarak seyircinin alevlenmesine sebep olurken, ekran başındaki taraftarlarının ise yine "kalplerini çalmıştı". Aldığı her ceza sonrası evine destek vermeye gelen taraftarlarla bir oldu. Kötülüklerinin zirvesi ise kuşkusuz 6 Nisan 2014'teki Fenerbahçe maçında Emre Belözoğlu'na yaptığı hareketti. Görselin kendisi bir o kadar iğrenç. O resmi kullandığım için özür dilerim.

Metin Oktay'ın taşıdığı Parçalı, onunla ayaklar altına alındı. Taraftar da buna alkış tuttu. Rakip oyunculara yaptığı gizli saklı hareketler, hatalı karar verdiğini düşündüğü hakemlere karşı alaycı gülüşleri hiç ama hiç o formaya yakışmadı. Günümüz futbolunda Metin Oktay düsturu artık anma törenlerinden öteye gidemiyor. Daha fazla üzense; Metin Oktay'ı vakti geldiğinde hatırlayanların, o belirli günlerin dışında ömürlerini bu hareketleri destekleyerek geçiriyor olmaları. Yıl olmuş 2015 demeden Metin Oktay olmayı her daim kalplerden çıkarmamak gerekiyor halbuki.

Gidişi ile hem bizler hem iyi futbol izleyicileri hem de takım rahatlamıştır. Bundan sonra armalara gönül verenlere düşen, bu tip eylemlere prim vermemeyi sağlamak. Çünkü böyle kazanmış olacağız.

Not: Elazığspor deplasmanında kurtardığı penaltı ve Manchester United maçında Burak'ın golünden saniyeler önce seyircileri uyandırması aklıma kazınan sayılı "pozitif" hareketleri arasındaydı. Söylemeden geçilmez.

Ziraat Türkiye Kupası Ön Eleme Turu


2 Eylül 2015
15:30 Arhavispor - Serhat Ardahanspor
15:30 Iğdır Arasspor - Sarıkamış Belediyespor
15:30 Kızıltepe Fıratspor - Muş Demirspor
15:30 Yüksekova Belediyespor - Kurtalanspor
15:30 Ağrı Gençlerbirliğispor - Tatvan Gençlerbirliğispor
15:30 12 Bingölspor - Osmaniyespor FK
15:30 Adıyaman 1954spor - Kilis Belediyespor
16:00 Sinopspor - Çankırı Belediyesi Gençlikspor
16:00 Türk Metal Kırıkkalespor - Yeni Amasyaspor
16:00 Yozgatspor 1959 FK - Yeşil Kırşehirspor
16:00 Aksaray 1989spor - Nevşehirspor Gençlik
16:00 Eğirdirspor - Utaş Uşakspor
16:00 Karaman Belediyespor - Bucak Belediye Oğuzhanspor
16:30 Edirnespor - Bartınspor
16:30 Altınova Belediyespor - Bilecik İl Özel İdarespor